Mucize


   Bir çiçeğin sana hiç sormadan açması, sen fark etmeden bir nehrin akıp gitmesiyle aynı şey. Bir kuşun uçmaktan yorulması bir insanın yaşamdan bıkması gibi bir şey. Birinin İzmir'den bıkması yahut hiç sevmemesi bir çocuğun hiç gülmemesinden farksız.


   Denizin bu kadar ışıktan bıkması bir böcek için tüm çiçeklerin tükenmesi gibi. Artık şiirlerimde olmaması sana dair hiçbir tasvirin güneşin hep batması gibi bir şey. Zor bir şey artık anlatamamak seni. Haberdar olamamak hiçbir şeyinden. Dolayısıyla içimdeki papatyalardan günden güne yaprakların eksilmesiyle aynı şey. İrkilmek birden yıllardır içine kimseyi alamamış bir tuzağın esintisi. Yıkılmak birden bir haberle, umutsuzca yapılan bir evden düşen tuğla misali çakılmak yere. Bunlar benzer şeyler. Hayat birbiriyle benzer, yakın şeylerle dolu. 


   Sürekli vadedilen uzun süreli mutluluk hayalleri, suda yüzen çirkin ördek yavrusundan farksız. Hiç koklamamış olmak bir menekşeyi, hiç eriği tuza banıp yememek; bir evde huzurun, mutluluğun olmadığını görmek, hiç denizsiz bir ülke gibi. Boş, bomboş; karanlık, kapkaranlık.


   Sana doğru düzgün doyamadan bitmesi dilimdeki bütün tasvirlerin, gitarsız bir müzisyenin olması kadar acınası bir durum belki de. 


Ve yüreğimin kaldıramaması dalı kesik bir ağacı görmeyi, alışamamakla bir bir şehre. Dünya, insan olabilmekle bir türlü başaramamak arasında ince bir çizgide.

Yorumlar

Popüler Yayınlar