HAVAALANI ✈

   İstanbul Ataturk Havalimanı'ndan bildirmekteyim. İstanbul gezisinin sonu artık, sonraki durak İzmir !

   Biri çok hararetli bir telefon konuşması yapıyor. Diğeri rahatsız biliyorum bir sıkıntısı var belli. Yeni geldi. Hemen yanında oturan yaşlıdan sayabileceğim bir amca ve yaşlı desem aklımda kalacak olan orta yaşlı bir kadın var. Daha demin kitabımı okurken takıldı gözüm, el ele tutuşuyorlardı. Biraz uykuya dalmış kadın adamın omzunda. Orası güvenliydi evinden bile, biliyordu bunu. Aşkın yaşı yoktu, ezberlemişti adam.


   Hemen sağ çaprazımdaki adam soğuk, uzak sanki dünyadan. Takmış kulaklığını dinliyor müziğini sakin sakin. Ama çok düşünüyor, belli. İçeri daha demin giren kadın çok güleç, kulaklıkta görüşme yapıyor. Podyumvari bir yürüyüşü var emin kendinden fazlasıyla.


   Ortalıkta koşturan bir çocuk vardı. Sakin şimdi oturuyor. Koşarken çok mutlu çok eğleniyordu. Yakın hissettim çocuğu kendime içimdeki çocuktan mütevellit. Annesi soğuktu en başında. Anlamadım ki bir insan neden karşısındaki olumlu şeyler nüksedince gülümseyince bön bön bakar karşısındakine ? Anlam veremiyorum bunlara hiç.


   Her neyse, şimdi farklı ama aşina olduğumuz bir konu geliyor. Telefon zehirleri ! Herkesin çok işi var belli herkes bir şeyler peşinde telefonlarına bakarken. Çok meşguller. Oysa sadece arkadaşları nerede çok merak ediyorlar, tüm mesele bu. Yetmiyor mesela emiyorlar tüm pili, piriz var yanımda geliyor şarz ediyor telefonunu. Ayakta duruyor. Başka bir şey için dur desen dikilmez ayakta o kadar saat.



   Hala koşuşturan çocuklar var. Ortam dinamiğini ellerinde tutuyorlar iyi bir şey bu bence, güzel bir şey. Uçak saati yaklaştıkça kalabalıklaştı ortam. Demin yine yeni kişiler geldi salona. Biri uzun saçlı bir adamdı. Ciddi anlamda fiziksel olarak hollywood potansiyeli vardı bence. Yeni bir macera filmi setinden çıkmış gibiydi giyimiyle.


   İstanbul güzeldi lakin. Başka bir yazımda İstanbul'dan bahsedecek olsam da bir iki çıtlatayım istiyorum. İyiydi güzeldi İstanbul ama çok boğucuydu çok kalabalıktı çok betondu çok beton çok beton ve daha fazla beton. Betonların arasında sıkışmış tuğla gibi sert suratlı çok insan gördüm burda. Ön yargılı yaklaşmak istemiyorum ama insanlar davranışlarıyla beni buna itiyorlar. Çevre güzelliğini tarih güzelliğini mahvediyor insanlar kasvetli çehreleriyle.


   Demiştim İstanbul'u daha sonra irdeleyeceğiz. Ona yakışacak bir biçimde. Ne kadar bazı şeyleri yıkık dökük olsa da hala bir albenisi var oranın bir yüceliği var, biliyorum. O yüzden onda bir yazıda bahsetmek olmaz onun için yazmak lazım, İstanbul için yazmak !


   Uçağını kaçıranları gördük kontrol noktasından geçerken. Ne zaman sorumluluk sahibi olucak insanlar hala bilemiyorum. Garipsemeden edemiyorum çoğu şeyi. Anlamlandıramıyorum. Gelip geçen insanları seyretmeyi yorumlamayı sevdiğimi anladınız. Mesela hararetli konuşma yapan adam (sürekli bir konuşmayı sonlandırıp başka biriyle konuşma yapıyor.) Bir içki alıp oturdu yerine. Kafasını dağıtmak istediğini sezmekteyim. Hala aynı durumda karşımdaki adamla kadın. Hala iyi şeylerin olduğuna inanıyorum dünyada. Mesela çocuklar hala koşmaya devam ediyor. Bu yeterli bir sebep benim için.
----
----


   Bir sonraki yazıda görüşünceye dek, kendinize iyi davranın.°

Yorumlar

  1. ayyyy havaalanı çok çok severim, kahve içmek insan izlemek kitap okumak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi ? :) Orada bir yerde oturup gözlem yapmak çok güzel bir şey :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar